7 yaşımdan beri Astroloji okuyorum. O yaşta elime bir kitap geçti ve sonrası geldi.
İnsanlara burçları anlatmak zor olabiliyor. Güneş burcunu bilip, kendini sadece bununla özdeşleştirip kimliğini bunun üzerinden kurgulayanların sayısı oldukça fazla. Biraz daha ileri gidenler Yükselen’i, bir ileri gidenler de Ay burcunu öğrenip en azından biraz daha geniş bilgi sahibi oluyorlar. Nereden nereye, kendimi nihayet Astroloji’yi öğrenme yolunda bulunca bambaşka bir dil öğrenmeye başladığımı anladım: evrenin/yaşamın/sistemin dili. Bir sistematiğin ve istatistiklerin üzerine kurulu bir kadim öğreti. Doğum saatimizin 1 dksının bile çok önemli olduğu ve yegane yaşamımızın anlarını tespit edebilme becerisinden bahsediyorum. Hayal edebiliyor musunuz?
Astroloji falcılık değil. Her gün okuduğunuz genel yorumlar eğlenceli gelebilir ancak gökyüzü hareketleri herkesi aynı şekilde veya bir şekilde etkilemez. Daha derine daldığım şu dönemde ise şunları sorguluyorum: Kader var mı? Ne kadar var? Özgür irade bunun neresinde ve hem bireysel yaşama hem de kolektif yaşama nasıl etki edebiliyor? Nasıl oluyor da bir şeyler ‘görülebiliyor’? Bu korkulacak bir şey mi? İsyana yol açar mı? Vesaire. Ama iyi harita/kötü harita diye bir şey yok, onu söyleyeyim.
Bugünlerde Astroloji baya bir popüler, üzerinden geyik videolar yapıp, klişe bilgilerden sükse yapanlar arttı 🤹🏼♀️ İzleyince gülüyorum çünkü klişeler komik. Ruhsal yorumlar da kitleleri etkiliyor çünkü herkes içsel çalkantılarını anlamlandırmak istiyor. Ama hayat bir bütün, kimsenin doğrusu genel-geçer değil, kimse bir diğeriyle tam olarak aynı şeyi yaşamıyor, yaşamda sürekli bir tefekkür gerekiyor.
Selin Belce (İleri Seviye GAA Öğrencisi), Ağustos 2022